Anadolu Misafirperverliği Kavramı
Türk Dil Kurumu (2015) misafiri, hem yolcu hem de yolculuk esnasında bir eve ya da konaklayacak bir yerde kalmaya gelen kimse olarak tanımlanırken misafirperverliği, misafir ağırlamayı sevmek ya da konukseverlik olarak tanımlamaktadır (Sancak, Topkaya ve Şimşek, 2013).
Köken itibariyle Arapçadan Türkçeye geçen misafir (مُسَآفِر) kelimesi Arapçada “seyahat eden, yolcu” demektir. Bu kavramın Türkçedeki kullanımı, asıl anlamından biraz farklıdır. Türkçede bu kelime, kısa veya uzun süreli olarak, ziyarete gelen kişiler için kullanılır (Karadağ, 2008).
Türk geleneklerinde, toplumun hemen hemen tümü tarafından benimsenen ve doğal bir davranış olarak içtenlikle uygulanan konuksever bir anlayış vardır (kulturelbellek.com, 2014). Bu anlayışın kökeni, almaktan çok vermeyi şiar edinen kadim bir geleneğe dayanmaktadır (Refik, 2013). Halkımızın misafirlik konusundaki gelenekleri dayanışma kültürünün bir ürünüdür. Zorluk ile karşılaşanla elindekini paylaşmak, dara düşene yardım etmek, yolda kalana evini açmak hep bu dayanışma kültürünün ürünleridir (Asma, 2014). Tüm bunlar bir iyilik olarak yapılır ve karşılık beklenmez. Üstelik geleneksel Anadolu kültüründe bu davranışları göstermemek bir ayıplanma nedenidir.
Türkler, konuğa önem vermeyi, Ata’dan gelen miras olarak görmüşler, toplum yaşamının sosyal ya da ekonomik, hemen her alanına yaymışlardır (kulturelbellek.com, 2014). Türk insanı için misafir bir “kutluluk ve uğur işareti” ve “Allah’ın gönderdiği bir emanet”tir (Refik, 2013). Bu durum Anadolu kültüründe “Tanrı Misafiri” kavramıyla ifade edilir. Refik, (2013) Tanrı Misafiri kavramını hiçbir akrabalık ve tanıdıklık bağı bulunmaksızın Tanrı Misafiri olarak tıkladığınız bir kapıdan içeri alınacağınızı ve nezaket ve zarafetle barınma ve yiyecek ihtiyacınızın karşılanacağını ifade eden kültürel bir bakış acısı olarak ifade etmektedir.
Anadolu kültüründe misafirin davetlisi de davetsizi de birdir. Bir misafirin “yedi hayır” getirdiğine inanılır (Asma, 2014). Türk insanı için “konuk ağırlama”, yerine getirilmesi gereken bir görev, “bir insanlık ve ahlak görevidir” (kulturelbellek.com, 2014). Refik, (2013) Seyyah Comte’de Marsigli’nin seyahat notlarında, Osmanlı devletinde ana yollar civarındaki köylerde oturanlardan hali vakti yerinde olanların, öğleden evvel ve akşamüstü gezintiye çıkıp yolcu bulmaya çalıştıklarını ve eğer bulacak olurlarsa evlerine davet ettiklerini, yazdığını belirtmektedir. Anadolu kültüründe misafir kesinlikle bir yük değil aksine kazanç ve bereket vesilesidir. Bunun en açık ifadesi ev sahibinin sizi yük olarak görmemesidir. Ağaç, (2009) bu husussu Anadolu’da Misafir adlı şiirinde şöyle dile getirmektedir:
“Misafir ona bir bereket vesilesi
Açılır kapılar duyulunca tokmak sesi.
İlla ki müsaittir odanın birisi
Anadolu insanı misafir ağarlarken”
Anadolu kültürünün en önemli bir yapıtaşı da İslam dinidir. İslam dini Anadolu misafirperverliği kültürünün de en önemli kaynağıdır. Misafirin İslam dinindeki yerine baktığımızda ise aşağıda belirtilen ayet ve hadislerin Anadolu misafirperverlik davranışı ile örtüştüğü veya Anadolu misafirperverlik kültürünü doğrudan etkilediği sonucuna varılabilir. İlgili hadisler (DİB, 2011);
“Allah’a ibadet …yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. ….” Nisa,4/36
“Kim Allah‟a ve ahiret gününe inanıyorsa, misafirine ikram etsin” Buhari, Edep, 85
“Misafirin ağırlandığı ev halkına hayır ve bereketin mutlaka ulaşır” İbn-i Mâce, Etime, 55
“Şu üç kişinin duası kesinlikle geri çevrilmez: Mazlumun duası, misafirin duası ve ana-babanın evladına duası.” Ebû Dâvûd, Vitr 29
Anadolu kültüründe misafirperverlik davranışı devlet yönetiminde de kervansaraylar olarak kendini göstermiştir. 16. yüzyıl gezginlerinden İtalyan Théodoro Spandugino, Türk kervansarayları hakkında “Türkler, kervansaray dedikleri, yoldan geçenlerin hiçbir ücret ödemeden konaklayabildikleri, yemek yiyebildikleri konaklama yerleri yaptırırlar. Buralarda hastalara bakılır, kendilerine ekmek, sıcak çorba ve ilaç verilir. Konaklama ve hizmet konusunda, hiçbir din, dil, ırk ayırımı yapılmaz.” demektedir (kulturelbellek.com, 2014).
Yukarıda kültürel alt yapısı ifade edilen misafire verilen önemi gösteren tutumların günümüzde aynı şekilde korunduğunu söylemek güçtür. Bununla birlikte bahsedilen kültürel geçmiş, Anadolu misafir ağırlama geleneğinin kökleri ve Anadolu kültüründe misafirin önemi hakkında fikir vermesi açısından son derece önemlidir. Anadolu misafirperverliği kültürünü oluşturan misafir ağırlama davranışları henüz akademik bir araştırma konusu olarak ele alınmamıştır. Bu çalışma ile bir ilk olarak Anadolu misafirperverliği kültürü çeşitli yönleriyle incelenmiştir.
Anadolu Kültüründe Misafir Karşılama
Anadolu misafirperverliğinde misafir karşılama, ağırlama ve uğurlama tutum ve davranışları örf ve adetler, gelenek ve görenekler ve dini inançların harmanlanması ile oluşmuştur. Özellikle eskiden ulaşımın bu kadar yoğun ve kolay olmaması nedeniyle yola çıkan insanlar çoğu zaman evlerine ulaşamadıkları için bir yerlerde konaklarlardı (Sancak, Topkaya ve Şimşek, 2013). Bu ve benzeri sebeplerle Anadolu’da zamanla gelişen misafirperverlik kültürü çeşitli tutum ve davranışlardan oluşmaktadır.
Misafir İçin Hazırlık Yapmak
Anadolu kültüründe misafirperverlik geleneğinin en bariz göstergelerinden biride misafir için yapılan hazırlıklardır. Anadolu kültüründe köylerde misafir konakları, her evde bir misafir odası, misafir için ayrılmış yeni havlular, yataklar vb. misafir gelme ihtimaline binaen yapılmış ön hazırlıklardır. Yazılıtaş, (2000) Türk tarihinin ilk devrelerinden itibaren misafirlerin ağırlandığı “Konuk Evleri”nin zaman içerisinde değişerek “Oda” adıyla günümüze kadar ulaştığını belirtmektedir. Bu yerler, misafirlerin rahat bir şekilde ihtiyaçlarını gidermeleri gayesiyle maddi durumları iyi olan kişiler tarafından yapılırdı. Refik, (2013) eski Türk evlerinde misafir için ayrı bir ibrik ve leğen de bulundurulduğunu ve aşağıdaki beytin ise misafir odasında kıble yönüne asılmış olduğunu belirtmektedir.
“Ey misafir kıl namazın kıble bu caniptedir.
İşte leğen, işte ibrik, işte peşkir iptedir.”
Bir ev yaptırılırken, bir odanın misafir odası olarak düşünülmesi, evde odalardan birinin bu adı taşıması, geleneğin yerleşikliğinin göstergesidir (Asma, 2014). Her evin mutlaka bir misafir odası vardır ve sürekli olarak hizmete hazırdır (bizimgazete.bg, 2014). En güzel işlemeli danteller, değerli sayılan eşyalar, güzel koltuklar bu odada bulunur ve oda günübirlik kullanılmaz. Evin sahibi, salondan daha küçük ayrı bir gündelik oturma odasını kullanır (Turan, 2012). Davetli veya haberli geleceği önceden bilinen misafir içinse ekstra hazırlıklar yapılır. Turan, (2012) bu hazırlıkları; “belki de evin mutfağına girmeyen, bütçeyi zorlayan yiyecekler olsa bile, o misafir için illaki satın alınır, çeşit çeşit yemekler ikram hazırlanır” şeklinde ifade etmektedir.
Misafirin geleceği önceden biliniyorsa, evdeki havlular mutlaka değiştirilir. Evde misafire özel saklanan terlik kapının girişinde hazır bekletilir (bizimgazete.bg, 2014). Ağaç, (2009) Anadolu’da misafir adlı şiirinde misafirin Anadolu kültüründe yaşamın bir paçası olduğunu şöyle ifade etmektedir:
“Evlenir alınır tabak, kaşık ve çatalı
Evlenirken alınır yastık, çarşaf ve yorganı
Çok süslüdür odası en temizdir halısı
Anadolu insanı misafir ağarlarken”
Verilen Selama Karşılık Vermek, Merhaba Hoş Geldiniz Demek
Misafirin selamı en iyi şekilde alındıktan sonra “merhaba” denilmesi, misafire rahat etmemesi için hiç bir sebep olmadığını, herkesin kendisi için dost olduğunu ifade etmek anlamına gelir. Bu da misafire duyulan samimiyetin ve bağlılığın bir ifadesidir (Karadağ, 2008). Birçok yörede değişik kelimelerle ifade edilse de misafir karşılama da Anadolu kültüründe ortak nokta verilen selama aynı ile karşılık verdikten sonra “merhaba, hoş geldiniz” demektir. Örneğin Kayseri yöresinde “ev sahibi gülen gözlerle misafirin ellerini ellerinin içine alarak sallamaya başlar. …Hoşgelmişsiniz, gözüm başım üstüne…” der. (Asma, 2014). Anadolu kültüründe misafir bir haneye konuk olsa da o hanenin bulunduğu köyün veya mahallenin de misafiridir. Komşular mutlaka “hoş geldin”e uğrar, misafirin halını hatırını sorar.
Ayakta Karşılamak Samimiyet Gösterisidir
Karadağ, (2008) misafiri ayakta karşılamaktaki asıl maksadın ona verilen değeri hissettirmek olduğunu belirtmektedir. Misafiri ayakta karşılamak, misafirin gelişinden haberdar olunduğunun, onun memnuniyetle karşılandığının ve ona hürmet gösterildiğinin bir ifadesidir (Karadağ, 2008). Anadolu kültüründe misafir odaya girdiği zaman büyük küçük herkes ayağa kalkar. Evin büyüğü, misafire oturması teklifinde bulunur, o da karşısındaki büyük olduğu için ona oturmasını teklif eder ama bu teklif yarışını ev sahibi kazanır. Misafir oturmadan kimse oturmaz (bizimgazete.bg, 2014).
Tokalaşmak, Sarılmak Vücut Teması Kurmak
Anadolu kültüründe iki kişi karşılaştığında tokalaşmak, sarılmak veya öpüşmek yerleşik davranışlardır. Karadağ, (2008) tokalaşmak, el öpmek, küçüklerin alnından veya yanaklarından öpmek gibi davranışların samimiyeti arttırıcı davranışlar olduğunu belirtmektedir. Refik, (2013) insan kelimesinin etimolojik anlamlarından birinin “ünsiyet” olduğunu ve insanların ancak birbirlerine yaklaştıkça, kaynaştıkça mutlu olacağını ve bunun da ancak misafirperverlik gibi değerlerle mümkün olabileceğini belirtmektedir. Bu açıdan baktığımızda iki kişi arasındaki ünsiyet-yakınlık kurmanın en etkili yollarından birisi karşılaşma esnasındaki tokalaşma, sarılma vb. davranışlardır.
Misafiri Bir Süre Yalnız Bırakmak, Empati Yapmak
Misafir gelir gelmez dinlenmesi veya ihtiyaçlarını gidermesi için fırsat vermeden hemen sohbete geçmek ya da ikrama başlamak misafire ikramda yapılacak bir kusurdur (Karadağ, 2008). Anadolu kültüründe misafirin yoldan geldiği, yorgun olabileceği, kişisel bazı ihtiyaçlarının olabileceği ev sahibi tarafından mutlaka düşünülür ve misafir kısada olsa belli bir süre yalnız bırakılır. Yalnız bırakılmadan önce misafir evin yabancısı olduğu için tuvaletin, lavabonun yerinin gösterilmesi, misafirin üzerinde ev içinde çıkaracağı kıyafet varsa alınarak askıya asılması, misafire ev içinde kullanılmak üzere terlik verilmesi, misafirin rahat etmesi için düşünülen tedbirlerdir.
Hal Hatır Sormak
Misafir karşılamanın son adımı ve aynı zamanda misafir ağırlamanın ilk adımı, misafire hal hatır sormaktır. Anadolu kültüründe yöresel olarak farklılık gösterse de hal hatır sorma “nasılsınız…” cümlesiyle gerçekleştirilir. Nasılsınız sorusunun ardından sohbet çeşitli konularla devam eder.
Çürük, (2007) annesinin misafir ağırlamada gösterdiği itinayı anlattığı blog yazısında, eve gelen misafire “hoş geldin” demek, hal hatır sormak, bir şeyler ikram etmek ve rahatını sağlamak ev sahibinin en kutsal görevi olduğunu bu durumun ise bir gelenek olduğunu vurgulamaktadır.
Anadolu Kültüründe Misafir Ağırlama
Anadolu kültüründe misafir ağırlama, misafirin karşılanması ile başlayan ve ağırlanması ve uğurlanması ile biten sürecin en önemli unsurudur. Misafir ağırlama, misafiri memnun etmek için gösterilen çaba, güleryüz, ikram, yatılı misafire yatak ve oda vermek, tüm bunları yaparken hizmette kusur etmemeye özen göstermek gibi çeşitli yönleri olan bir olgudur. Anadolu kültüründe misafir ağırlama davranışı kendine özgü bazı özellikler taşır.
Ayrım Yapmadan Misafiri Memnuniyeti İçin Çalışmak
Anadolu insanı misafirperverliğe son derece önem verir ve misafir ağırlarken bunu kendi imkanlarına göre, evinin en iyi odasını, kullanıma hazır en kıymetli eşyasını, yatılmamış yatağını ve en önemli yiyeceğini misafir için ayırarak göstermeye ve misafiri memnun etmeye çalışır (Doğan, 2007). Refik, (2013) Anadolu misafirperverliğinin özellikle tarihi-kültürel özellikleri üzerinde durduğu röportajında, her ne kadar Türklerin modernleşmeyle bu özelliklerini kaybetmeye başlasalar da tanıdık tanımadık dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın kapılarını çalan herkese karşı son derece misafirperver davrandıklarını belirtmiştir. Belki de misafirperverlikte en önemli husus misafir ağırlamada samimiyettir. Bu samimiyetinde en önemli göstergesi ise ayrım yapmadan her misafiri memnun etmeye çalışmaktır. Ağaç, (2009) bu husussu Anadolu’da Misafir adlı şiirinde şöyle dile getirmektedir:
“Demez akraba izan onun için insan yeter
Eğer mutlu olursa ona o ücret yeter
Sanmayın bir ziyaretle bu dostluk başlar biter
Anadolu insanı misafir ağarlarken”
Anadolu kültüründe misafir geldiğinde ev sahibi gelen misafirle ilgilenip onu memnun etmeye çalışır. Misafirin yabancılık çekmemesi ve misafirliğinden hoşnut kalıp tekrar gelmesi amaçlanır (Asma, 2014). Anadolu da misafir memnuniyeti sağlamaya dönük davranışların başında güler yüzlü davranmak ve misafire ikramda bulunmak gelmektedir.
Misafire Güler Yüzlü Davranmak, Misafirle Muhabbet Etmek
Misafire güler yüz gösterip, muhabbet etmek, yapılan ikram ve hürmetin değerini, misafirin gözünde kat kat fazlalaştırırken yüzü asık bir karşılama ve ağırlama ise ev sahibi ne ikram ederse etsin misafir bundan memnun kalmayacaktır (Karadağ, 2008). Anadolu kültüründe misafir ağırlamada güler yüz ve muhabbet esastır. Son yıllarda televizyon ve akıllı telefon-tablet gibi cihazlarla birlikte misafir ağırlama alışkanlığımızda da değişmeler olmakta ve muhabbet ve sohbete ayrılacak vakit bu cihazlar karşısında geçirilmektedir.
Misafire İkramda Bulunmak, İkramda Israrcı Olmak
Çürük, (2007) annesinin misafir ağırlamada gösterdiği itinayı anlattığı web bloğu yazısında, annesinin misafir ağırlamada ki abartısı hem onu, hem de evdeki kardeşini “ama anne yeter, bu kadar da ısrar olmaz ki” deme noktasına kadar getirdiğini belirtmektedir. Çürük, (2007) annesinin bir bayram günü misafir ağırlama seremonisini şöyle anlatmaktadır:
Çikolata ve kolonya ikramı sırasında da teşekkür edip almayan misafirlere “Olmaz, olmaz alın, siz yemeseniz bile cebinize koyun, bir çocuğa veririsiniz” diye mutlaka aldırır. Ne yapsın misafir de bu ısrara dayanamayıp alıp cebine koyar.
İkinci bir fasıl da yemek sırasın da yaşanır.
Misafir gelir, oturur, hoşgeldin beş gittinler, hal hatırlar, çoluk çocuklar karşılıklı sorulur.
Annem başlar;
-Karnınız aç mı?
-Hayır, teşekkür ederiz, aç değiliz yeni yemek yedik de geldik.
-Hayır, hayır olmaz açtır sizin karnınız,
-Gerçekten zahmet etmeyin, karnımız tok yiyemeyiz..
-Olmaz olmaz kırk yılda bir geliyorsunuz yemek yemeden sizi göndermem....şeklinde ısrar sürer gider ve yemeyeceğiz denmesine rağmen o yemek masası hazırlanır.
Çürük, (2007) annesine bu ısrarın nedenini sorduğunda, annesinin “Misafir evin bereketidir. Güler yüzünle ve ikramınla her gelene hizmet etmek sevapların en büyüğüdür” şeklinde cevap verdiğini belirtmektedir. Anadolu kültüründe misafir ağırlamada ikramda ısrar sadece bir aileye özel bir davranış değildir, yaygın bir davranış şeklidir. Anadolu insanı misafirin sofrada doyduğuna inanmaz, ısrarla daha fazla yedirmeye çalışır (Asma, 2014).
İkramda Adap
Anadolu kültüründe misafire ikram, misafire verilen önemi göstermek ve misafir memnuniyeti sağlamak için bir fırsat olarak görülür. Karadağ, (2008) misafirin memnuniyetini daha fazla arttıracak incelikleri adap kuralları olarak şöyle sıralamıştır;
- İkramı hazırlarken acele etmek; misafire genelde aç olup olmadığı sorulmaz. Bunun yerine herkes kendi imkanlarına göre hiç beklemeden hazırda olan, kolay hazırlanabilen ne varsa kısa sürede bir sofra hazırlanır. İkramda acele etmenin iki sebebi vardır. Birincisi misafiri yalnız bırakmamak ikincisi ise kendisi için yapılan hazırlıklardan dolayı rahatsız olabileceğini düşünmektir.
- İkrama sağdan ve büyüklerden başlamak; ikrama sağdan başlamak öncelikli olsa da büyüklerden başlamak da tercih edilebilir. Ancak tertip ve düzen için sağdan başlamak daha güzeldir. Büyüklük yaş ile olabildiği gibi ilim, görev vb. gibi sıfatlarla da olabilir.
- Evde bulunanların en güzelini ikram etmek.
- Yemeklerin tertibi ve takdim şekli; ikramda kullanılan dil ve üslup çok önemlidir. Misafire “Kahve alır mısınız?” denilmez. Onun yerine, “Kahvenizi nasıl alırdınız?” denilir.
- İmkanlar doğrultusunda doyuncaya kadar ikram etmek.
- Yemek saatinde gelen misafiri yemeğe davet etmek.
Anadolu kültüründe ev sahibi sofrada misafirin çekinmesini, rahatsız olmasını istemez. O yüzden de evin çocukları ile misafirler aynı sofraya oturtulmaz. Misafir sofraya yalnız başına oturtulmaz ve misafir kalkmadan sofradan kalkılmaz (Asma, 2014). Ağaç, (2009) misafire sunulan sofra hizmetini Anadolu’da Misafir adlı şiirinde şöyle dile getirmektedir:
“Gelir kekik, ayran veya çaylar
Hiç bitmez tükenmez gelen o bardaklar.
Bardaklar biter muhabbet başlar
Anadolu insanı misafir ağarlarken
En güzeldir yemeği çeşit çeşit ve leziz
En tatlıdır böreği baklavası çöreği
Çok zengin olur baharatı, biberi
Anadolu insanı misafir ağarlarken”
Misafire Yatak ve Oda Vermek
Anadolu kültüründe her topluluk ya da ailede bir konuk evi ya da konuk-misafir odası vardır (kulturelbellek.com, 2011). Bununla birlikte fakir ya da zengin her evde misafir için ayrılmış bir yatak yorgan mutlaka bulunur.Ağaç, (2009) misafire oda vermenin bununla birlikte misafirin rahat ettiğinden emin olmanın önemini Anadolu’da Misafir adlı şiirinde şöyle dile getirmektedir:
“En geniştir odası sayısı hiç sınırlamaz
O rahat etmedikçe evinde rahat olamaz
Öyle bir karşılar ki oturtacak yer bulamaz
Anadolu insanı misafir ağarlarken”
Misafire Hizmette Kusur Etmemek
Anadolu insanı misafir ağırlarken her şeyin eksiksiz olmasını ister. Her şeyin en iyisi, en güzeli, en yenisi misafirin önüne çıkarır. Hizmette kusur affedilmez. Aksi bir durumda mahcup olacaklarını düşünürler (bizimgazete.bg, 2014, Asma, 2014). Konuğu iyi ağırlamamak ya da yeterince iyi ağırlamamak, utanılması gereken bir ayıptır (kulturelbellek.com, 2011).
Anadolu Kültüründe Misafir Uğurlama
Anadolu kültüründe misafirperverlik görece abartılı olsa da bütün bütün suiistimal edilecek bir konuda değildir. “Misafir kısmeti ile gelir” diye düşünen ve varını yoğunu misafirine çıkarmayı adet edinen halk, aynı zamanda “misafir umduğunu değil, bulduğunu yer”, “Misafir ev sahibinin kuzusudur”, “Misafirlik üç gündür” de der. Bahsedilen halk deyişlerinde misafirden bir mütevazılık beklentisi ve hürmet ikramı fazla istismar etmemesi uyarısı vardır(Asma, 2014). Uğurlama misafir ağırlamanın en son anıdır. Bu son an, bütün bir misafirliğin özeti mahiyetindedir (Karadağ, 2008).
Misafire Yol İçin Azık Vermek
Eğer yolcuysa misafirin yanına azık vermek, Anadolu’da çok eski geleneklerdendir. Bu azık kimi zaman çökelek, kimi zaman kavurma, kimi zamansa bir yün çorap olur (Asma, 2014). Anadolu kültüründe ev sahibi bir görgü olarak misafirin ihtiyacını dile getirmekten kaçınabileceğini düşünür ve seyahati esnasında ihtiyaç duyacağı şeylerden bir yolluk hazırlar. Hiç bir şey veremiyorsa seyahat esnasında yiyecek bir şeyler mutlaka verir.
Misafirden Dua ve Helallik İstemek
Anadolu kültürünün en önemli bir yapıtaşı da İslam dinidir. Anadolu misafirperverliği davranışının da en önemli kaynağıdır. Ebû Dâvûd’tan rivayet edilen “Şu üç kişinin duası kesinlikle geri çevrilmez: Mazlumun duası, misafirin duası ve ana-babanın evladına duası.” Hadisi gereği Anadolu insanı ağırladığı misafirden mutlaka helallik ister ve misafirin duasını almaya çalışır (DİB, 2011).
Misafirin Tekrar Gelmesini İstemek
Refik, (2013) eskiden Anadolu insanının misafir uğurlarken “ayakkabıların burunlarını dışarıya doğru değil, tam tersine içeriye doğru çevirip koyarlar.”Böyle yaparak,“Biz, sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz” demek istediklerini belirtmektedir. Anadolu misafir uğurlama kültüründe ev sahibinin misafir ağırlamaktan memnun kalındığını ve misafirin tekrar gelmesini istediğini gösteren diğer bir adette gidenin arkasından “su gibi rahat git gel” manasına su dökmektedir. Gidenin arkasından su dökmek modern şehir yaşamıyla kaybolmaya yüz tutan adetlerdendir.
Misafiri bir rahmet ve bereket vesilesi olarak gören Anadolu insanı elbette bu inancı gereği misafire verdiğini de bir kayıp olarak değil kazanç olarak görmektedir.
Modernleşme ve Anadolu Misafirperverliği Kültürü
Koç’un (2003) Türkiye’de yatılı misafirlik ve yatılı misafirliği belirleyen sosyo-demografik faktörlerüzerine yaptığı araştırma modernleşme ile birlikte Anadolu misafirperverliği kültüründe çeşitli değişmeler olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle Anadolu misafirperverliğinin en önemli bir unsuru olan misafir odası niteliğine sahip olan salon artık sadece misafir için açılan bir mekan olma niteliğini kaybederek evin sosyal yaşam merkezi haline dönüşmüştür. Aile biçiminin çekirdekleşmesi, konutların küçülmesine ve konut ve ev eşyası tasarımlarının değişmesi gibigelişmeler misafir, özellikle de yatılı misafir kabul etmeyi kaçınılmaz olarak etkilemiştir.
Günümüzde halkımız misafirlere karşı soğumaya başlamaktadır (bizimgazete.bg, 2014). Bu durumu Refik (2013) “modernizm her şeyin içini boşalttığı gibi misafirliğin de içini boşalttı” şeklinde dile getirmektedir. Bununla birlikte büyük şehirlere nazaran Anadolu kırsalında Türk toplumuna özgü değer ve geleneklerin varlığını sürdürdüğü de bir gerçektir.
Doğan, (2007) Kazakistan da Türk kültürünün ve geleneklerinin önemli ölçüde korunduğu ve değişmediğini kabul ederek Türk misafirperverliğini “Kazak Türklerinde Konukseverlik ve Konuk Ağırlama” adlı çalışmasın da genişçe ele almıştır. Geleneksel Türk misafirperverliğini yansıtan bu özellikler özetle şöyledir (Doğan, 2007);
- Misafire saygı ve hürmet göstermek bir görevdir.
- Ev sahibiyle önceden tanış olmak gerekmez. Din, dil ve ırk ayrımı olmaksızın bölünmeyen kısmetim diyerek herkesin yemek isteme hakkı vardır.
- Bir misafirin yiyeceğiyle iki misafir doyurulmaz.
- 18. yüzyılda yaşamış Tevke Han’ın yedi yasasından bir tanesi konuk ağırlamakla ilgilidir. Konuk memnun olmazsa şikayet hakkı vardır.
- Eve gelen misafir kesinlikle geri çevrilmez. Gelenin kırkta birinin Hızır İlyas olduğuna inanılır. Eve bereket ve huzur getireceği düşünülür.
- Misafir ev sahibinin düşmanı bile olsa, ev sahibi misafirine herhangi bir zarar veremez. Misafirin her türlü mal ve can güvenliğinden ev sahibi sorumludur.
- Kazak geleneğinde bir kimse yabancı bir köye geldiğinde genellikle köyün en zengin ve görkemli evini tercih etmeye çalışır.
- Misafirin konuk olduğu eve diğer komşularda gelir.
- Çocuğuna misafirperverliği ve konuk ağırlamanın önemini çok erken yaşta öğretir.
- Konukların yaşına, statüsüne, akrabalık derecesine ve davet edilme şekline göre, konuklara değişik isimler verilmekte ve bu isimlere göre konuk ağırlama kuralları uygulanmaktadır.
- Konuk kapıda karşılanır. Misafir evin içinde ev sahibiyle ve çocuklarla selamlaşır ve tokalaşır. Evin kadını, gelini ve kızları misafirle selamlaşırlar, tokalaşmazlar. Evde konuklar otururken başka konuklar bunların üstüne gelirse, küçükler yeni gelen konuklara yerlerini verip, odadan çıkarlar. Ev sahibi gelenek ve göreneklere göre yemek hazırlar, çay demler ikramda bulunur.
Evin kızının misafirlere hizmet ederken dikkat edeceği önemli kurallar vardır. Misafire ikram edilen yemek türlerinden ve misafire sunulan tabak tiplerinden verilen ziyafetin kaçıncı sınıf bir davet olduğu anlaşılır. Uyku vakti gelince konuklara yatak serilir ve “iyi yatıp iyi kalkınız.” der. Kazak kültüründe misafir evden ayrılırken ev sahibinden üç nesne (at, silah ve köpek) dışında herhangi bir şey isteyebilir.
Dr. Kemal CUBUKCU